ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / ÎMAN VE İSLÂM
Okunma Sayısı: 2073
Yazar: Serdar Demirel
"HADİS KİTAPLARI AYIKLANMALI" TEKLİFİ-1

Gazetemizin yazarlarından Prof. Dr. Şaban Şimşek, “Bütün hadis kitapları toplanmalı ve...” başlıklı iki yazı kaleme aldı. İkinci yazısının sonuna, “Bu netameli konuyu yazarken eğer bir hata yaptıysam Allah beni affetsin, gerisinin önemi yok; niyetim halistir” notunu düşmeyi de ihmal etmemiş. Bizim de sayın yazarın iyi niyetinden şüphemiz yok.

Şaban Hoca, yazısında uzmanlık alanının göz doktorluğu olduğunu da belirtmiş. Uzmanlık alanı hadis olan bir akademisyen olarak bendeniz de yazıları okudum ve yazılarda dile getirilen iddiaların birçok maddi hata barındırdığını gördüm. Yazarın vardığı sonuçlar maalesef önemli ölçüde sahih olmayan bilgilere dayanıyor. Kendisinin de gayet iyi bildiği gibi objektif olmak için evvelemirde aktarılan bilginin doğru olması lazım. Yorum ise subjektif olabilir.

Hadis literatürü hakkında iki yazıda dile getirdiği itirazlar Hint alt kıtasında, Malay dünyasında, Arap âleminde ve Batı’da hadis tenkitçilerinin dillerine pelesenk ettikleri iddiaların aynısı. Bu iddiaların temelinde ise oryantalist yöntem ve modern akıl vardır.

Modern akıl problemli gördüğü hadis alanını modern paradigmayı temel alarak hadisleri ayıklamayı teklif etmektedir. Bunun için de yapılanı meşrulaştırma adına kaynaklarda bulunan rivâyetleri çoğu zaman da bağlamından kopararak iddiasına gerekçe göstermektedir.

Biz, Şaban Hoca’nın yazısına dönelim. İki yazıya birçok iddia sığdırabilmiş. Bunlara teker teker cevap vermek bir köşe yazısının sınırlarını zorlayacaktır. En azından iddialarının dayanağını teşkil eden hususların doğru olmadığını biraz olsun gösterelim.

Şaban Hoca hadislerin tedvini hakkında şunları iddia ediyor: “Ama ne ilginçtir ki, vahiylerle hadislerin karıştırılma ihtimaline karşı Peygamber’in hadis yazılmasını bizzat yasakladığı düşüncesiyle(!), O’nun irtihalinden yaklaşık bir asır sonrasına kadar bu konuda ciddi bir çalışma yapılmamıştır. Hadislerin ezberlerden kâğıda geçirilmesi için bir asır, bir araya toplanmaları için bir asır, tasniflenmesi için bir asır, yorumlanıp ayıklanmaları için de bir asır daha beklenmiştir!”

Bu ve buna benzer hadislerin yazılmadığı iddiasına biz yine bu köşede “Hadisler yazılmadı mı?” (20 Kasım 2014) başlıklı bir yazıyla cevap vermiştik. O yazının ilgili bölümünde şunları söylemiştik:

“Hadislerin yazılmasını yasaklayan rivâyetler üç sahabiden nakledilir. Bunlardan Sahih Müslim’de gelen Ebu Saîd el-Hudrî (r.a) rivayeti hariç tümü zayıftır. Ebu Saîd el-Hudrî’nin (r.a) bu rivayetini İmam Buhari gibi bazı otoriteler ma’lul (illetli) görseler de ulemanın çoğunluğu hadis tekniği açısından sahih kabul etmiştir.

Bu meyanda sahih kategorisine alınacak tek rivayet şöyledir:

“Resûlullah (sas) şöyle emrettiler: Benden Kur’an haricinde bir şey yazmayın. Kim benden Kur’an dışında bir şey yazmış ise, onu imha etsin” (Müslim: 4/2298)

Bu rivâyet, Hz. Peygamber (sas) döneminde hadislerin yazılmaya başladığını gösteren mütavatir derecesindeki hadislerle tenakuz hâlindedir. İlla da tercih yapılması gerekiyorsa, tercih yapılması gereken rivâyet ahad rivayetin en alt tabakası olan garip rivâyet mi olmalı yoksa mütavatir rivâyetler mi? Mütavatir hadis malum olduğu üzere sahih hadisten üstündür. Kaldı ki birbiriyle zahiren çatışan rivâyetlerin arasını uzlaştırma imkânı varken tercih etmeye de gerek yoktur.

Burada, Hz. Peygamber (sas) Kur’an âyetleriyle hadislerin aynı materyal üzerine yazılmasını yasaklamıştır. Çünkü bazı sahabiler anlamını bilmedikleri kelimelerin manasını âyeti yazdıkları materyalin üstüne yazarlardı. Bu da Kur’an-ı Kerim henüz bir kitap hâline getirilmediğinden ileride Kur’an âyetleriyle hadis lafızlarının birbirine karışması, karıştırılması tehlikesini barındırıyordu.

Hz. Peygamber’in (sas) hadisleri resmi olarak (devlet otoritesi emriyle) yazılmasını, tedvin ve tasnif edilmesini emretmediği malum. Ancak yazmak isteyenlere izin verdiği, kimi yerde teşvik ettiği de yine sahih rivâyetlerle sabittir.

Yapılan çalışmalarda 52 sahabenin hadis yazdığı kanıtlanmıştır. Sahabeye öğrencilik yapma imtiyazına sahip olmuş 151 tabiînin de onlardan hadis yazdığı bu kapsamda bildirilmektedir. (Mustafa El Azamî: Dirasât fî el-Hadis en-Nebevî: 1/92-220) Sözün özü, hadislerin yazıldığı sabittir.”

Dolayısıyla hadislerin bir asır sonra yazıldığı iddiası doğru değildir. Hicri 99 yılında halife olan Ömer b. Abdulaziz hadislerin resmi olarak toplatılmasını emretmiş ve tabiinin önde gelen bazı hadis âlimleri de bu iş için görevlendirilmiştir. Bu resmi tedvin tarihidir, bundan önce hadis yazılmamıştır iddiasına kesinlikle bir dayanak teşkil etmez.

Gelecek yazıda devam edeceğiz.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Serdar Demirel
10-10-16
E mail: yeniakit.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
"HADİS KİTAPLARI AYIKLANMALI" TEKLİFİ-1
Online Kişi: 26
Bu Gün: 173 || Bu Ay: 1.813 || Toplam Ziyaretçi: 2.229.169 || Toplam Tıklanma: 52.243.439